Writer, Photographer, Journalist

Kars Platosu ve Şamanist, Budist, Yahudi, Hıristiyan Türk; Onuncu yazı

Mimari sentez; Oğuz çadırı formu Ani’de kilise çatısında;foto by,T.S.

Değerli izleyici,

Kars Platosu’na girmek.. Oğuzlar, Hazaralar, Gagavuzlar demek.. (Hurri, Urartu.. tarih öncesi kayıt belge türü verileriyle birlikte) yakın dönemler için de elden geldiğince bağlantılar kurmak, ağızdan ağıza dolaşan asılsız söylentilerin ötesinde canlı veriler sunmak demektir. Veriler; örnekse ilişikteki fotoğraf; Oğuzlar’ın Kars Platosu’nda kıl çadır biçemi o dönem mimari bir form bileşimi olarak Ani’de kilise çatısına yansır. M.Fahrettin Kırzıoğlu’nun yazdığı; ‘Bizans’ın tesiriyle Ortodoks Hıristiyan olan Apkaz Bağratlıları’* örneğine bir yanı ile benzer söyleşiyi, Gregoryan ruhaniliği döneminde o inancaya bağlanan Oğuzları göz önüne alarak ve konunun Kars Platosu ile yakın dönem güncelliğini de bilerek sunuyorum. T.S.

Moldavya Bilim İnsanlarından Dr. Antropolog (Budunbilim) İstemi Han Stephan Curoğlu ile yaptığım bu kısa söyleşi başlarken; ‘Türk/Kurt ikilisi, Hıristiyan Ortodoks Gagavuz Türklerinde nasıl bir iletişimle ne tür bir sentez/bileşim sonucu günümüze vardı,’ diye sordum.**

Asyalı Türk kült ve kültürlerinin, Hıristiyan Gagavuzlar arasında nasıl yaşadığını ve günümüze hangi kalıtlar aktardığını anlatırken,Dr İstemi Han Stephan Curoğlu bizlere yumuşak serzenişlerde bulundu;‘Temiz Türkçe’yi, Moldavya’da yaşayan biz Gagavuz Türkleri konuşuruz. Türkçemizde sizin kadar arabi, farsi yoktur,’ dedi.

‘Kurt kültü Gagavuz Masalları’nda vardır,’ diyen Curoğlu, şöyle sürdürdü: ‘Bizde canavar, yabanı, ağız kilitlice, bunlar hep Kurt anlamındadır ve dokuz on anlamdaşı vardır. Yedi yıldız: Büyük Araba, öteki yedi yıldız ise Küçük Araba, adlarını alırlar. Bu yedi yıldızdaki dörtlü, arabadır ve ilerideki ikisi öküzlerdir ve daha ilerideki bir tek yıldızcık ise, o, işte Kurt’tur, yol gösterir,’ ayrıca; ‘Ocak: Büyük Ay; Şubat: Küçük Ay; Nisan: Çiçek; Mayıs: Hıdrellez; Haziran: Kiraz; Eylül: Üzüm Ayı; Ekim: Kurt Ayı adlarını taşırlar,’dedi.

Curoğlu’nun söylediklerine göre, bugünkü Hıristiyan Gagavuz Türkleri’nde ateşe tapınım kültü de var. Diyor ki; ‘Bu halkın ataları daha dokuzuncu yüzyılda, tengrici şaman Avrupalı göçevili insanlardı.’

‘İlkin Peçenekler, Komanlar, Türkmenler, Oğuzlar, Kıpçaklar peş peşe gelip birbirlerine karışmış. Daha on üçüncü yüzyılda, Gagavuz adı verilmiş bu halka ve o tarihlerde Balkanlar’da bir devlet kurulmuş ve yüz yirmi yıl yaşayan bu devlet, kırmızı zemin üzerinde, bir şahin ya da doğan simgeli bir bayrak dalgalandırırmış Avrupa’da. Başkent, Balçık; bugünkü Bulgaristan’da, Varna’dan uzak değilmiş. Hıdrellez ise bir yortuya dönüşmüş, diyor ki;

‘Mayıs’ın ilk günlerinde kuzu kurbanı yapılır, bulgurla fırına verilen kuzu yenildikten sonra, kemikleri sarılıp toprağa derin gömülür ki, köpekler bulup çıkarmasınlar, buna özen gösterilir,’ diyor Dr. Curoğlu ve ekliyor: ‘Kuzunun kanı, herhangi bir şeye akarsa, o da gömülür. Eski bir Türk kültü olan gelenek ise üç dört gün sürer.’

Kız istemeler, görücülük, nişan, düğün geleneklerinin yanı sıra, Türkçe’de başlık tanımı, onlarda anatopu, babahakkı olarak yaşamış. Bu Ortodoks Hıristiyan Türk toplumunda, ‘Kurt Yortuları, tabuları’ bulunduğunu söyleyen Curoğlu, Hıristiyan Gagavuz Türk Devleti’nin 730. kuruluş yıldönümüne, Türkiye’den herkesi ‘buyur’ etmiş.

Asya’dan, Karadeniz’in kuzeyinden 900’lerde gelip, Boztuba dolaylarına, Dobruca topraklarına devlet kuran ve oraya ‘Kurt, Demir, Taşcu gibi erkek, Menevşe, Gül, Sedef, Sümbül, Mercana gibi kız adları bırakan ve fakat Hıristiyan olan bu insanlar: İslam/Arap adları taşıyan Anadolu Türkleri için yeni bir bakış açısı oluşturuyorlar.

‘Biz’ diyor Dr. Curoğlu: ‘Hepimiz, büyük Türk Ağacı’nın dallarıyız fakat biz, daha çok Oğuz Türklere yakınız ve otuz dört Türk Halkı’ndan birisiyiz.’

‘Bir gün, Gagavuzların da İslamileşmeleri olur mu?’ diye nazik bir soruyu, masaya bırakıyorum ayrılmadan önce. O yanıtlıyor;

‘Gagavuz Türkler’de Şamanizm daha çoktur; bunu değiştirmek, kavgalı ve karıştırmalı olur. Düşünüyorum; Şamanist, Budist, Ortodoks Hıristiyan, Yahudi her dinden Türk vardır ve bunlar o Büyük Ağaç’ın dallarıdırlar, bu ağaç Türk Ağacı’dır.’

*M. Fahrettin Kırzıoğlu, Anı Şehri Tarihi,1982, Ankara
**Tekin SonMez, Varlık Dergisi, Mayıs 1993, İstanbul,

Ani’de kilise duvarında Ermeni abecesiyle Oğuzca yazı;foto by,T.S.

Leave a Reply