Writer, Photographer, Journalist

‘Beyaz Pardösülü Adam’a bir mektup var; Onuncu yazı

Sayın Gazeteci,

Washington DC, sizin ilettiğiniz kısa haberle burada ilginç bir görüntü verdi. Salt ben değilim, tanışlarım da bu habere şaşırıverdiler…Orada göremediğimiz kim bilir daha neler var, diye söylendiler bile. Oysa öte tarafta ihtişamlı bir tören vardı.

Şöyle ki siz oradan kısa bir haber ilettiğiniz günlerde dünya medyası ABD Başkanı Barack Hussein Obama’nın görev alma törenini izlemek için oradan oraya koşuyordu. Bu törenin ayrıntılı haberleri yayınlandı şurada burada.

Siz, “Beyaz Pardösülü Adam” imzası altında bu tür haberler peşinde olmadığınızı belli etmek istercesine başka bir noktayı fokus,( pardon) odak yaptınız kameranıza.

Bunu ilk başta anlamakta zorlanmış olabilirim. Daha sonra düşündüm ve farklı bir yere baktığınızı gördüm. Aslında göstermek istediğiniz yer moda dünyası mıdır?

Serbest piyasadaki ekonomik kriz, belki de ABD Başkanı Barack Hussein Obama’nın sevimli posterleri ile ya da giysilerin ve şapkaların üzerlerinde yeni başkanın gülümseyen bakışları ile aşılmaya gayret ediliyor, demek isteyen bir haliniz var. Tüm törenden bize ileteceğiniz izlenimler bu kadar mı?

Örneğin bir başka konu daha var. Afrika Sanatı temsilcisi bir fotoğraf ilettiniz. Bu simgesel gönderiyi bir sonraki mektupta açacak mısınız?

Dünyanın en hızlı gazetecisi değilsiniz. Böyle olmanız da gerekmiyor bana kalırsa. Bununla birlikte bende şaşkınlık yarattınız.

Sizi koşarken gördüğümde, “tamam, işte” dedim modern dünyanın aradığı adam. Bir elinde mini bilgisayar, öteki elinde mini kamera, bir haber peşinde koşuyor. Onun yerinde olmak isterdim…”

Ben şöyle düşünüyorum. Mektubun bir arkaplanı olmalıdır. Bu bir!

Tıpkı mektup gibi bir haberin ve o haberi ileten kişinin de bir arkaplanı vardır. Bu da iki!

Bu çıkış noktasına göre, sizin de bir arka planınız olmalı. Bunu merak ediyorum.

Mektup yazmak yalnızlık töreni midir, derken bunu açmak isterim.

Daha ileri giderek şunu araştırmak isterim, mektup türü, salt yalnızlık çekenlerin başvurdukları, bir anlamda yaşama tutunma ve kendisini boşlukta duyumsayanların öteki insanlarla ilinti kurma yolu mudur?

Buradan, şuraya geleceğim: ABD Başkanı Barack Hussein Obama’nın sevimli posterleri ile ya da giysilerin ve şapkaların üzerlerinde yeni başkanın gülümseyen bakışlarının arkasında, derin bir yalnızlık mı var? Kimsenin göremediği bir yalnızlık… Bunu mu göstermek istediniz aslında?

Sevgi, içtenlik

Tekin Sonmez

New York, New York

Leave a Reply