Ertuğrul Özkök, nasıl yazıyor… Yazmak ne söz, okumak önemli. Anılar gider belgeler hiç kimseye kalır… ‘Aşk bir gün gibidir, gelir geçer.’ diyor. ‘Eğer önünde gelecek kalmamışsa, sana gerideki hatıralar kalır.’ diyor. İçeri doğru eğik ok ucu, işte tam burada kendisine; kendi öznesinin kalbine girişiyor. O, ucu eğik ok orada! Onu tutuyorum! O ok kalbime girmeyecek, diyorum…
Nasıl yazıyor, ne yazıyor; başlığı altında bu blog nicedir beni düşündürüyordu.Hemen hergün gözlerimin önünden tren vagonları gibi geçen sözler, yazılar, haberler; salkım saçak uçuşan metaforlar, eğretilemeler, imgelemler yitip gidiyordu güz yaprakları gibi. En çok da söylenen sözün koştuğu kulvar beni ilgilendiriyordu. Kulvar yerine, kullanılan yazınsal ‘teknik’ demek isterim. Aylar sürdü bu pasif ilgi nedense. Sahaya […]
Muğla doğasında Uçhisar’ı yaşayan ve yeni enerjiler konusunda; ‘Silisyumdan ince film yapmak mümkün. Periyodik tablonun belli gruplarındaki elementler güneşten elektrik üretilmesine izin veren yapılarda bir araya geliyorlar. Bunlara bileşik yarı iletkenler, bunlarla da yapılmış uygulamalar var,’ diyen bilim insanı Rektör, Prof. Dr. Sayın Şener Oktik bu kez yeni enerjiler konusu ile karşımızda…
‘Güneş enerjisinden elektrik üretimi için başlayan çalışmalar son on beş yirmi yılda çok büyük bir hız kazandı,’ diyor Sayın Oktik. Stockholm’de 2010 yılının ilk yarısında izlediğimiz fuar etkinliklerinde öne çıkan ögelerin tümünde, girişken hamleler eşliğinde bio enerji ve çevre gibi anlatımlar öne çıktı. Nereye baksak, Mavi Gezegen avuçlarımızın içinde idi sanki! Motorlu araçlarda en son […]
Arı, arıcılık, Sarıkamış’tan Batı’ya nüfus hareketleri ve arıcı bir aile tarihine giriş… ‘Arılarda bir işçi arılar var, bir erkek arılar var bir tane ana arı var. Tek bir ana arı. O ana arı, arı ailesinin yegane varlığı o. Ama o bir ana olmadığı zaman kovanın içi lebaleb arı olsa düşmana karşı kovanı koruyamıyorlar. Eğer o bir ana kovanda yoksa bütün arılar yatıyor, çalışmıyorlar, bal getirmiyorlar, diyen Soyaile Onur Büyüğü Sayın Keramettin Şenocak ile söyleşi…
Bal! Bal etkin ve aktif olan nesnelerin başında gelir. Arı ve arıcılık da bir meslek olarak insanlık tarihi ile başabaş ilerliyor.Balın bir yerel tarihi, bir de uygarlık tarihi var. Ayrıntılarla dolu bölge tarihi de bunun içindedir. Doğa, çevre, insan; yerine göre toplumsal ve yerel yazılı anı dokümanları… Sözle gelip kağıda dökülenler, sesli kayıtlar, fotoğraflar… Tek […]
Sahaf konusu, kitap – insan konusudur. Sahaflık sanatının ağızdan ağıza kulaktan kulağa geçen sözlü bilgilerini, kendi tanımıyla çıraklık döneminde biriktiren Sayın Emin Nedret İşli, yaklaşık 30 yıla yakındır sahaflık yapıyorum, diyor.
Kağıt üzerinde çizgi, yuvarlak ya köşeli simge, adına harf denilen işaretlerle yaşıyoruz. Bizlere şaşırtıcı gelmeyen bu durum, eskiden yazmaya uzak milyon insan için şaşırtıcı olmalı. Yazı, giz; yazma tılsımı buradan başlar. Söz yazıya evrildi, oluşan teknik bilgi ve yazılım öğrenimi; dönemine göre seçkin bir kast sistemine dönüştü. Eski yakınlarda ‘mürettip’ denirdi bu meslek mensuplarına. Çırak, […]
Ülke değerlerine tanıtım katkısı veren bu site Kapadokya izi sürecek… ve ‘Babam, Boyalı Köyü’nde on beş yıl muhtarlık yaptı, beş kardeşiz, ben ortancayım, hiçbir konuda önümüzü kapamadı. Açık bir insandı. Köye ilk elektriği getiren idareciydi. Köye, evde akan suyu, köye ilk asfaltı getiren babamdı. Bu ilkler bölgede bizim köyümüzde yaşanmıştır,’ diyen Ürgüp Belediye Başkanı Sayın Yıldız söyleşi…
Kayseri-Ankara yolum büyülü bir düşten geçti o gün. Peri bacaları ve fantasya denilir bunun tümüne! İlkin, 1997 o ışıklı güz, Son Oğuzlar köyünde çektiğim fotoğraflarla Sivas yolu dönüşümde yazmışım. Evet, on yılı aşkın bu ilk izlenimler yazısı, bir edebiyat metni olarak ve Kapadokya için başlayan tanıtım çabalarımın ilki olarak yayımlanmıştı. Bu çalışmalar ara vermeden sürdü […]
Strabon evet! Amasya doğumlu olduğu söylenen ve fakat Hitit Kapadokyası konusunda hiç bir bilgi bırakmayan Strabon’a nereden nasıl yaklaşacağız ve Urartu arkelojik kazı çalışmalarına ‘kalifiye kazıcı’ olarak katılan Abdurrahman Aydın ile Urartulardan kalan mağaralar konusunda söyleşi…
Tarih, tek tek bireylerin istemleri doğrultusunda olsaydı, daha mı iyi olurdu? Yanıt verilemeyecek günümüzde sarsıcı bir sorudur bu. Nesnel durumlar, yaşayan canlı yerel kaynaklar o bölgede yaşayan insanlarla, bireysel – topumsal bellek karşımıza çıkar. Onların verdiği anlatılar kralların, feodal oligart derebeylerin, diktatörlerin kısacası kimilerinin hoşuna gitmeyebilir de. Serberst düşünen bireylerden oluşan kitlesel bellek dağarında bulunanlar […]
Nüfus hareketleri, göç ve göçmenliğin sentezi bir öykü kahramanı olan Necla Ülkü Kuglin ile ‘Çocuk Müzesi’ ve yaratıcı drama… Yaşamı, etkin bir hedef peşinde bu noktaya gelmiş. Sinop’da doğmuş, anne ailesi Bulgaristan göçmeni, baba ailesi Horasan üzeri Bağdat, Şam’dan Diyarbakır’a göçmüş bir aile.
Bir yerden bir yere göç bu ülkenin, Anadolu’nun hem genel tarihidir hem de tek tek bireylerin yaşam öykülerini içerir. Bugüne dek Kars’tan Batı’ya göç örnekleri verdik. Bugün daha farklı göç öyküsü var. Necla Hanım bir öykü kahramanı. Yaşamı, etkin bir hedef peşinde bu noktaya gelmiş. Sinop’da doğmuş, anne ailesi Bulgaristan göçmeni, baba ailesi Horasan üzeri […]
Maya Halkı’nın eski kültürleri Guatemala’da yaşar, Antigua’da karnavala dönüşür. Böyle düşsel bir törende yaşamak da var! Örneğin karşıdan gelenleri korumak için yol kıyılarına dizilmiş Romalı askerleri sembolize eden insanlara bakınca, bir an Roma İmparatorluk tacını ve tahtını İstanbul’a getiren ve Başkent yapan I.Constantinus geliyor sanırsınız…
Romalı cengaverlerden bir bölümü karşıda. Diz kapaklarına dek uzayan, beyaz zemin dikey çizgili eteklikleri, sağ ellerinde kalkanları… Başlarında miğferleri, gergin sol kolları, ayaklarında çarıklar, bir ucu yere dayanmış imparatorluk mızraklarıyla heykel gibiler. Gözleriyle ufka mıhlanmış, uzaklara bakıyor gibi görünürken kırmızı uçlu mızrakları ile her an kan dökmeye hazırlar. Ne oluyor burada? Nedir tüm bunlar? Ters […]
Türkiye’de kaç tane Olympos var sanırsınız? Ben bunların birisini Köyceğiz’de Sultaniye Termali arkasında ellerimle koymuş gibi buldum… Erken tarih öncesi çağlarda Roma Hamamları diye anılan ve bugün Sultaniye Termali diye tanınan yerdeyiz. Duygularımızı gemlemek, doğal ve yansız olabilmek için kendimizi zorla zaptediyoruz şu anda. Çevre, orman, kıpırtılı göl suları ile bir aradayız ve Muğla Köyceğiz’de bir Yuvarlak Çay Söylencesi ve Köyceğiz Belediye Başkanı Sayın Salih Erbay ile bu konuda söyleşi…
Tarih öncesi çağlarda Roma Hamamları diye anılan ve bugün Sultaniye Termali diye tanınan yerdeyiz. Duygularımızı gemlemek, doğal ve yansız olabilmek için kendimizi zorla zaptediyoruz şu anda. Çevre, orman, kıpırtılı göl suları ile bir aradayız. Bir kültür algısı olarak sağlık sorunları ile termal suları ilişkisi algısı çok erken çağlarda insanların dikkatini çekmiş olmalı. Tarih öncesi çağlarda […]