Duygularımızı gemlemek, doğal ve yansız olabilmek için kendimizi zorla zaptediyoruz şu anda.
Çevre, orman, kıpırtılı göl suları ile bir aradayız.
Bir kültür algısı olarak sağlık sorunları ile termal suları ilişkisi algısı çok erken çağlarda insanların dikkatini çekmiş olmalı.
Tarih öncesi çağlarda insan doğa ilişkisi bugünden daha sıkı fıkı oldu.
İnsan doğa bilinci geliştikçe yaşam yolu aydınlandı.
Termal kükürtlü su sayrılık ve iyileştirme düşüncesi bu çağlarda ortaya çıktı.
Sultaniye bu nedenle arkaik evrelerde bir kilometre taşı olarak erken sağalma yeri oldu.
Bedensel sağaltma ile rusal iyileşmenin de bu bölgede merkezi olan Köyceğiz’deyiz.
Türkiye’nin yükselen yıldızı Köyceğiz bu yıl termal kaynakları ile dünya turizmine kapılarını hızla açtı.
Sultaniye Termali yabancı hayranlarla şimdi dolup taşıyor.
Arkaik termal su verileri, dünyadaki pekçok sayrılık için sağaltma olanakları ile günümüz insanlarına tıpkı Roma Çağları düzeyinde sunuluyor.
Köyceğiz Belediye Başkanı Sayın Salih Erbay’ın çok özel girişimleri sonucu, pekçok turizm operatorü için burası bir turizm hedef noktası oldu.
Özel çalışkanlıkları ile burayı bu başarılı noktaya getiren bir ekip de var.
Hızlı hareket ritmi olan bir tim.
Söyleşini http://muglakoycegiztekinsonmez.blogspot.com/ yayımladığımız Mehmet Bey’i tim yönetmeni olarak her zaman koşarken göreceksiniz.
Bu çalışkan tim, Köyceğiz Belediyesi kadrosuna bağlı ve fakat bu konuda uzmanlaşmış insanlar.
Gün yirmi dört saat burada görev başında görürsünüz onları.
Sultaniye seri yazılarla fotoğrafları da yine burada http://muglakoycegiztekinsonmez.blogspot.com/ yayınladık.
Bugünkü ilk izlenimlerimiz şunlardır; çoşkun bir kalabalığın çamurlu su ile arkaik termal su kaynakları arasındaki devinimleri…
Bu devinimler dayanılmaz hızlı bir hareket ritmi veriyor.
İster uzak ister yakın bakışınızda sizi de şaşırtan ilk görüntü şu olur.
Kükürtlü çamur rengine bürünerek devineduran bir hareket ritmi…
Bu ritm saniye saniye değişerek, mistik güçler tarafından yönetilen bir koreografi izlencesi duyumu verecektir gören gözler için.
Kuşkusuz bu manzarayı kişisinin nasıl görmek isteği de var.
‘Olympos Saklı Cennet,’ başlıklı Hürriyet Gazetesi’nde (5 Ocak 1997) yayımlanan ilk yazımda bakın neler söylemişim.
‘Türkiye’de kaç tane Olympos var sanırsınız?
Ben bunların birisini Köyceğiz’de ellerimle koymuş gibi buldum.
Bugünkü adı ile Ölemez Dağı kaşifini bekliyor.
Olympos’un göle sınır eteklerinde kükürtlü sıcak sularıyla termal kaplıcaları var.’
Arkaik dönemlerde, tarih öncesi çağlarda Roma Hamamları diye anılan ve bugün Sultaniye Termali diye tanınan yerdeyiz.
Homeros’un dizelerini efsunlu bir esintiyle yineleyen Olympos/Ölemez Dağı eteklerinde ve Sultaniye’deyiz. Hızlı ve ritmik bir yaşam coşkusu sardı içimizi…
Sevgi, içtenlik…
Tekin SonMez, 2 Haziran 2010, Sultaniye, Köyceğiz, Muğla
Köyceğiz, Sultaniye termali turizm profiline form verir kehanetinde bulundum geçen günlerde.
Bu kahinlik sanılabilirdi.
Yanılmadığımı son birkaç günlük Sultaniye çalışmalarım sırasında gördüm. Hızlı bir yükseliş var orada.
Köyceğiz Belediye Başkanı, şair ve sporcu Sayın Erbay ile kordonda yürüdük.
Beş yıl kadar önce ‘Köyceğiz Sinema Günleri’nde fotoğraflarla kamuya bir sunum yaptığımı ve o akşam; ‘sırtınızı göle, yüzünüzü dağlara dönün,’ dediğimi kendilerine anımsattım.
Böylece Yuvarlak Çay için ilk haberler de gelmeye başladı.
Aşağıda bu konuya yanıt veren Sayın Erbay bu suyun gizemli olduğunu da bir anekdot eşliğinde duyurdu.
Anekdot şöyle;’Sayın yeni Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu bize destek amacıyla iki ay önce buraya geldi.
Arkadaşlara söyledim; “Gelip de Yuvarlak Çay’ın suyundan avucuyla içmemiş olsaydı Genel Başkan olamazdı.
Bir daha gelsin avucuyla içsin Başbakan olsun,” dedim.’
Değerli İzleyici,
Köyceğiz Gölü Kuzey bölgesinde, Çiçek Baba/Sandraz güneyi eteklerinde Yuvarlak Çay var.
Yuvarlak Çay, Beyobası Beldesi’ne can veriyor.
Söylenceye göre bir yörük obası oraya konaklamış ve öykü başlamış.
Sayın Erbay ile yaptığımız söyleşiyi birlikte izliyoruz.
SORU; Salih Bey, ulusal medyada ses veren bir Yuvarlak Çay konusu gündemi doldurdu. Yuvarlak Çay’da ne var?
YANIT; Tekin Hocam, şu anda Yuvarlak Çay’ın aktığı noktada bol miktarda nitrat var. Onun sebebi de alabalık çiftliğinin olmasından kaynaklanıyor.
SORU; ‘Yuvarlak Çay’ın aktığı noktada bol miktarda nitrat var,’ dediniz. Sadece bu mu?
YANIT; 2009, on beş aralıktan bu yana Yuvarlak Çay’na hidroelektrik santralı yapılması gündemdeydi.
SORU; Sizin için yıllarca önce ‘Çevreci Başkan’ dediğimi anımsıyorum. Doğa kaynağı olan su ve çevrenin geleceği önemli bir hadise değil mi?
YANIT; En önemli hadise hidroelektrik santrali ile ilgili, çünkü buldukları üç, beş litre/saniye suyun başına enerji piyasası kurulunun da almış olduğu bir karar var, on megavat üretilecek olan elektrikle ilgili ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) Raporu gerekli değildir diye çıkarılmış bir yasa var ve bu konuda 10 megavat elektiriği üretebilmesi için de en az bin litre/saniye su olması lazım.
Yuvarlak Çay’da üç bin beş yüz litre/saniye sudan.. 3.4 megavat elektrik üreteceklerine göre.. yani bu bölgede en büyük sıkıntı, burada aşağı yukarı dört ay boyunca, aşağı yukarı 128 – 130 gün eylem yapıldı o köylülerle beraber, biz de orada idik, on dört bin kişi yaşıyor o bölgede.
SORU; Bu konu bölge insanları için ne veriyor? Bir hesap kitap yapılmış olmalı değil mi?
YANIT; Bu bölgede yaşayan insanların tarımsal amaçlı kullandıkları su.. onun için bir direniş gösterildi. Bu arada devam eden mahkemelerimiz de var.
Köyceğiz-Dalyan Çevre Koruma Birliği Başkanı olarak da ben davanın tarafıyım.
Ben açtım davaları, üç tanesinde yürütme durdurma kararı aldık.
Yani mahkemeler devam ediyor ama şirket sahibi burada sağlıklı bir yatırım olamayacağını, kadimden gelen su haklarını kullanmaya kalktığı takdirde çok sağlıklı, rantabl üretim olamayacağı düşüncesiyle de köylülerin bu duruşu karşısında vazgeçti.
Tekin SonMez, 25 Mayıs 2010, Köyceğiz
Fotoğraflar; Feryal Özkale Sönmez
Tarih öncesi çağlarda insan doğa ilişkisi bugünden daka sıkı fıkı oldu. İnsandaki doğa bilinci geliştikçe yaşam yolu aydınlandı. Termal, kükürtlü su, sayrılık ve iyileşme düşüncesi bu çağlarda ortaya çıktı. Sultaniye bu nedenle arkaik evrelerde bir kilometre taşı olarak erken aydınlanma yeri oldu.