Yeşil yapraklar arasındaki kırmızı çatılı evin önündeyiz. Hem de yıllara sığan anılar toplamı önündeyiz. Hemen evin yanından hızla geçen arabalar vurmadan bize, biz kapıyı vurmadan sesizce bahçeye girdik.
Beş on adım atınca önde açılan bir alanın ucunda ağaçlarla çevrelenmiş bir yamacın yükselişini görüyoruz. Çok gitmedik. Sağa döndük ve evin arkasından girişine terasa çıktık. Bir sundurma var orada.
Karşıya bakıyoruz. Yamacın dibinde bir ocak ve bir kır mutfağı var. Biraz ötede pembe badanalı duvarı olan ve bu duvardaki mazgalı ile soluk alıp veren uzunca bir arı evi, o yıllar yirmi kadar arı kovanı için kışlak olmuş.
Buradan Kayaş’ı da kondularıyla gören yamacın ucuna çıktık. Aşağıya bakınca evin girişine yakın arkaplanı iyi bir görünüm verdi. Akşam güneşi buradan ağaçlara düşüyor. Biraz sonra bir tren sesi işitildi. Kırmızı bir katar geçti.
Ankara’dan kalkan Doğu Ekspresi de buradan geçer. Bir bağ evi. Arılarla bir dönem şenlenmiş bağ evini, hemen önünden geçen Doğu Ekspresi uyandırır her sabah, her akşam. “Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter,” diyen romantik Yahya Kemal Beyatlı gibi…
Değerli İzleyici,
Belli ki burayı seçen kişi de bu tren sesleri ile uyumayı ve uyanmayı severdi. Olası ki Doğu ekspresi geriye dönük bir yaşam çağrışımı idi onun için. Eve bakan yamaca çıkınca hem treni daha iyi görürsünüz hem de evi ve evi boylu boyunca kaplayan ağaçları ve yeşilliği izlersiniz. Bir ev evet!
Bu ev, kaç yıl tren sesi ile özlem oldu burada yaşayan için? Her yaz, her hafta sonu buraya gelen bir insan, bu tren sesi ile uyandı sabahları ve emekli olunca Doğu Ekspresi’nde Sarıkamış’a giderken buldu kendisini. Neden böyle diye sormayın!
Bakın izleri var! Boş arı kovanları! Türkiye’de ilk kez radyoda arıcılık konusunda yön veren Cemalettin Şenocak dağdağalı Ankara günleri ardılı, Sarıkamış’a gitmediği yıllarda bu evde yaşadı ve tren sesleriyle her sabah uyandı ve düşünde Doğu Ekspresi ile Sarıkamış’a biletsiz giden ruhunu son vagonda yakaladı.
Şimdi; ‘ondan geriye ne kaldı,’ diye sessizce sorabilirsiniz?
1936 Sarıkamış diye tanımladığım dokümanter fotoğraf çekildikten altı yıl sonra yine Sarıkamış’ta bu ailenin sondan önceki çocuğu olarak doğan ve Batı’ya dönük bu ailenin bugün Ankara’da yaşayan son oğlu Sayın Cihat Şenocak, zaman verdi, yol gösterdi ve Cemalettin’ Bey’in anısına özenle, koruduğu kolladığı bahçeyi, evi bize gezdirdi. Cihat Bey ile de anne ve baba anılarını canlandıran renkli söyleşiler yaptık.
Fakat en üst sağ köşede 12 yaşında görülen Cemalettin Bey’le söyleşi yapamadık! Bir üstte ise 1960’dan bugüne ve bizlere bakan bir fotoğraf var. Cemalettin Bey yerde.
Sevgi, içtenlik…
Tekin SonMez, Ankara, Kayaş, Mayıs 2010