Sarıkamış’tan Batı’ya nüfus hareketleri, Soyaile Onur Büyüğü Sayın Cihat Şenocak ile Onur Büyükleri Sayın Cemalettin Şenocak anısına yolculuk; Her yaz, her hafta sonu buraya gelen bir insan, bu tren sesi ile uyandı sabahları ve emekli olunca Doğu Ekspresi’nde Sarıkamış’a giderken buldu kendisini. Neden böyle diye sormayın! Bakın izleri var! Boş arı kovanları! Türkiye’de ilk kez radyoda arıcılık konusunda yön veren Cemalettin Şenocak dağdağalı Ankara günleri ardılı, Sarıkamış’a gitmediği yıllarda bu evde yaşadı ve tren sesleriyle her sabah uyandı ve düşünde Doğu Ekspresi ile Sarıkamış’a biletsiz giden ruhunu son vagonda yakaladı. Şimdi; ‘ondan geriye ne kaldı,’ diye sessizce sorabilirsiniz?
Yeşil yapraklar arasındaki kırmızı çatılı evin önündeyiz. Hem de yıllara sığan anılar toplamı önündeyiz. Hemen evin yanından hızla geçen arabalar vurmadan bize, biz kapıyı vurmadan sesizce bahçeye girdik. Beş on adım atınca önde açılan bir alanın ucunda ağaçlarla çevrelenmiş bir yamacın yükselişini görüyoruz. Çok gitmedik. Sağa döndük ve evin arkasından girişine terasa çıktık. Bir sundurma […]
Bedrettin Cömert’ten Mektup, ‘Sevgili Kardeşim Tekin, Ankara, 27 Şubat 1972, ‘İlk mektubumda, niçin yazı göndermekte geciktiğimin nedenlerini sonra yazarım demiştim. Bir ara oğlum hastalandı. Malûm Ankara’nın bu yılki soğuğu. Peşinden, beş gün 39-41 ateşle yattı ve kızamık çıkardı. Tam 25 gün evde kaldı. Bakacak kimsemiz yoktu. Ben 10 gün mazeret izni aldım.’ ve Bedrettin Cömert’e yetmişinci doğum yılında Tekin Sonmez’den mektup… 29 Temmuz 2010, Stockholm…
Aylık Yansıma Dergisi’nin sahibi ve genel yayın yönetmeni olarak, ilk sayısını 1 Ocak 1972’de yayınladım. O günkü koşulları, o günkü Tekin Sönmez’i bugün daha yansız bir açıdan görebiliyorum. Sosyal hümanist olarak coşkulu bir dünya ve insan sevinci ütopyası peşinde bireysel bir çıkıştı Yansıma Dergisi girişimim. Bireysel bir tasarımdı benim için. Buna bir girişim, bir tasarım […]
Sahaflık nedir? Latince, Grekçe, Almaca, Fransızca, genelde bu kitapların hepsinin doğum tarihleri romen rakamıyladır. En basitinden romen rakamlarını bileceksiniz. Mesela mcdd bilmem ne falan filan, bunu okuyacaksınız ki bu kitabın doğum tarihini bileceksiniz çok önemli. Bunu takiben, o kitabın Latince mi, Rumca mı, Ermenice mi, Gürcüce mi, Rusça mı, Bulgarca mı olduğunu tayin edeceksiniz, artı bu kitabın neden bahsettiğini tayin edeceksiniz. İçindekilerin ne olduğunu bilmeniz lazım. Onu müşteriye satarken, içinde böyle böyle şeyler olduğunu, bu bilgileri kapsadığını, bunun sizin araştırma konunuza dahil olduğunu, bu kitaptan faydalanmanız gerektiğini, veyahutta en azından bu kitabı görüp kaynaklarınıza eklemenizi diye bizim onu yönlendirmemiz lazım… Evet, Tommiks Teksas takas ederek başlayan bir öykü ve Orhan Veli, Kemal Tahir, Orhan Kemal kitapları nasıl imzalardı ve Sayın Halil Bingöl ile söyleşi, 1. ve 2. bölüm
Kitap okuma yasakları ile ünlü korku çağı yıllarında, kitap kokusu ile çıldırma ‘vakaları’ görüldüğü söylenir. Buna ‘delilik’ diyenler vardır. Kitap insan arasında süren mistik ilşikidir bu. Kitap kokusu aslında şöyle ki kağıt mürekkep kokusudur. Bu bir anlamda insanın kendine dönme yolunu arayışı sırasında o yola bir eşikten atlama aşamasında olur. Çoğu kişi o eşikten atlama […]
Muğla, salt Türkiye’de değil dünyada coğrafi bir benzerliği olmayan bir doğaya sahip. Bir ucu Ege, öteki ucu Akdeniz… Sırtını Homeros’un anlatılarından tanıdığımız dağlara dayamış bir kent! Kıyılarında arkaik evre fizikçileri, matematikçileri, yazarları ve felsefecileri ile uygarlık tarihinde iz bırakmış bu topraklar, bugün Muğla diye adlandırılıyor. Bu topraklarda üst düzey yaratıcı zeka sahibi olmakla ayakta kalabilir insan. MELSA, Muğla El Sanatları kuruluşu. Ev kadınlarına istihdam olanakları açan kısa adı MELSA olan bu işletmenin Muhasebe Müdürü Sayın Nazmiye Kulaç ile söyleşi
Bu blog, kent, insan, olay motifli haber konulara daha yakın. Çokluk bu üçlü bir aradadır. Kent neresi olursa olsun bakarsınız insan öne geçer bir yerde. O haberde insan odak noktası olur. Başka bir yerde olay öne geçer, kent neresi olursa olsun değişmez olayın haber niteliği. Bu haberde her üçü de ortak ağırlık taşıyor. İl sınırları […]
Sarıkamış 1936 imgelemi; Sanat gözü olan tek merkezin bakış açısı ve on dört kişinin yansıdığı bu fotoğrafa biz nereden bakacağız. Burada izlediğimiz büyük fotoğraf mekanik bir kayıt değil. On dört ayrı imgeyi bir erek çevresinde toplayan bu düzen, fotoğrafçının sınırsız sayıda görünüm olanakları arasından seçmiş. Kişilerin yerleri ve giyitleri ile sınırsız sayıda seçim yapabilir. Her değişme farklı izlenim sunar imgeye. Sanatçıdaki bu benzemezlik, biricik olma bilinci, Avrupa’da Rönesans ile ortaya çıkar. Sanat tarihi bilinci, bu fotoğrafla bize ulaşan imge gücünü yaratır. Bu büyük fotoğrafa yansıyan mimari bütünlük, bu fotoğrafçı ve bu fotoğraf neden önemli sorusuna yanıt veriyor.
Bu fotoğrafta ne var? Bu konuya neden dönüyorum? ‘Fotoğraftaki her bir birey üzerinde tek tek çalışan bir sanat gözü var,’ dedim önceki yazılarda. Karşısında kıpır kıpır on dört çift göz! Bu sanat gözü olan tek merkezin bakış açısı ve, on dört çift gözün baktığı, on dört çift bakış açısı bu fotoğrafta söz konusudur. On dört […]
Bu kitabı sahaftan satın aldım. Kitabı bulan ikinci kişi de kitabın başka sayfalarına bu kez önceki notları, bazı yerde çizerek kendi düşüncelerini yazmış. “Biraz önce Taksim’e çıktığım tramvay, çıngırak vura vura aşağıya doğru geçti. Ben o sırada tam ortalardaydım. Kalabalık beni aşağı doğru itiyordu. ‘Tramvay sesi, sanırım, bu sel suları gibi dizginsiz geçip giden insanları uyardı. ‘Çok ani darbe gibi bir dalga yüklendi ortaya. Ben sol omuzumla bir inşaat kalasına çarpmadan önce, sağ omuzum ve kafam tramvayın ön tamponuna çarpar çarpmaz, kulağım uğuldamaya başladı…”
Daha önce birisi tarafından çizilerek okunmuş bir kitap… Bu kitabı sahaftan satın aldım. Bu kitabı ilk alan kişi notlar düşmüş, kitabın ilk sayfasına; “Beyoğlu Belediyesi önünden kıvrılıp tramvay meydanına çıkan yokuşu yürüyerek Tünel’e çıktım. Bir kitap bir vitrinde ilgimi çekti. Bana tuhaf bir ışık kırılması ile el salladı, daha doğrusu. Unutulmuş insan gibi oradan el […]
Datça’yı bir ‘Huzur Kent’ yapmak isteyen bir belediye başkanı, masal masal içinde bugün etkin aktif sunumda. Belediye Başkanı Sayın Tokcan ile söyleşi; Datça’yı dünyaya açmak, tanıtmak gibi bir düşümüz oldu. Ben Yarımada’da olan her olayla ilgileniyorum. Orada bir sünnet varsa, orada bir düğün varsa, orada bir hastalık varsa biz oradayız ve köylülerimizin yanındayız. Bütün dünyayı Datça’ya bekliyoruz, dünyadaki insanları ikiye ayırıyoruz. Datça’yı görenlerle görmeyenler diye bir tanım var. Gelsinler görsünler, diyor.
Datça’da aktif etkin ve özgün bir çocuk şenliği yapıldı beş altı hafta önce. Birkaç bin çocuk, çocukluklarını doya doya yaşadılar; anne ve babalar mutlu oldu. Çocuğu sevinçle dolup taşan hangi anne ve baba mutlu olmaz! Datça ile ilgili masallar canlandırıldı. Şöyle ki bir masal kahramanı ortaya çıktı bu anlatılarda. Bu masalda bakın ne var! Datça’yı […]
Bölgedeki yükselişte, ağız tadı ile olsun, yaşam gustosu ile olsun işte tümünde damıtık insan yaratısı kaynağına bağlı kalite vardır. Kaliteli insan kaynağı nedir? İnsan kaynağı olarak kalite; dinamik, verimli, hayal gücünün çıtası yüksek, geçmişi de emek öğesi ile beslenmiş bir arka plan belgesidir. Kaliteli insan kaynağında bir değil birkaç ütopya vardır. Kapadokya’da entelektüel bir ütopyanın gerçekleşmesinde dört kişi; Filiz, Murat ve Ülkü, Levent ve bir aşk öyküsünün adı ise; Doğa.
Bir sunumda, bölgedeki yükselişte, ağız tadı ile olsun, yaşam gustosu ile olsun işte tümünde damıtık insan yaratısı kaynağına bağlı kalite vardır. Kaliteli insan kaynağı nedir? İnsan kaynağı olarak kalite; dinamik, verimli, hayal gücünün çıtası yüksek, geçmişi de emek öğesi ile beslenmiş bir arka plan belgesidir. Kaliteli insan kaynağında bir değil birkaç ütopya vardır. Sınırsız imgelem […]
Sarıkamış’tan Batı’ya nüfus hareketleri.. bir ailenin üçüncü ve dördüncü kuşak bireyleriyle yaşadıkları törensel, özgün bir buluşmada bir arada olacağız. ‘Nüfus hareketleri ile yer değiştiren insan için onunla koşan ve onu algılayan zihinsel bir bellek’ işlevini üstlenir, yazma eylemi. Böyle bir törensel gün içinde Ankara’da olduk. Yazma eylemi dirimsel bir törendir. Yüzü ileriye dönük bu yaşam gustosunu geleneksel bağlarıyla üçüncü, dördüncü kuşakta ve bu törensel ortamda gördüm.
Kars Platosu’ndan Batı’ya nüfus hareketleri.. bir ailenin üçüncü ve dördüncü kuşak bireyleriyle yaşadıkları törensel, özgün bir buluşmada bir arada olacağız. Doğu Ekspresi ile Kars’tan geri dönüyor ve Ankara’ya varıyoruz. Günübirlik yaşayışla birlikte, törensel anlar ve günler de var insan yaşamında. Bu satırların yazarına göre, ‘nüfus hareketleri ile yer değiştiren insan için onunla koşan ve onu […]
Sahaf, kitap.. Kitaplar çocuklar gibi doğar, insanlar gibi büyür, tüm canlılar gibi yaşlanır ve doğal ölürler. Çağlar boyu, insan hem kitap yazmış hem de o kitabı hemen orada öldürmek istemiş. Kitaplar öldürülmesin ve yaşasın ve Sayın Selma Güner ile söyleşi
Kitaplarla ilgili giz peşinde değilim. Kitaplar çocuklar gibi doğar, insanlar gibi büyür, tüm canlılar gibi yaşlanır ve doğal ölürler. Bazı kitaplar tehlikeli sayılır, öldürülür. Ne olursa olsun kitap öldürmenin çeşitli yolları vardır. Çağlar boyu, insan hem kitap yazmış hem de o kitabı hemen orada öldürmek istemiş. Kitap neden öldürülmeli? Yazıldıktan sonra neden öldürülmek istenir kitap? […]
Muğla Köyceğiz’de Palmiye Müzesi ütopyası ve Dr. Ragıp Esener ile söyeşi ve güzel ve seçkin bitkileri sadece Stockholm’un devasa botanik müze sarayında aramayın. New York’da, Londra’da, Güney Afrika’da, Paris’te, Venedik’te aramayın! Dr. Ragıp Esener, orada Köyceğiz’de bir ütopya peşinde koştu, yaşadı ve onu ‘Saklı Cennet’ içinde gerçekleştirdi.
Güzellik , seçkinlik, ender bulunurluk ve insana verdiği huzur konusunda doğa sanatları fazla söz istemez. İlkin toprak, su, hava ve güneş dörtlüsünün ortaya koyduğu ürünlere bakmak yeter. Bunları çok uzaklarda aramayın! Stockholm’un devasa botanik müze sarayında aramayın. New York’da, Londra’da, Güney Afrika’da, Paris’te, Venedik’te aramayın!Evet oralarda da vardır! Bakın! Çevrenize bakın neredeyiz? Muğla, Köyceğiz, hemen […]
Materialbiblioteket Stockholmmässan och The bioenergy challenge och Green for growth and Spara Energi; A new technology
Bu sezon izlediğimiz fuar etkinliklerinde öne çıkan ögelere bakalım. Hemen tüm hamlelerde bio enerji ve çevre gibi anlatımlar öne çıkıyor fuarlarda. Mavi gezegen avuşlarımızın içinde sanki! Motorlu araçlarda en son buluşlar nedir? Elektirikle işleyen otomobil taslakları! Isı ve ışık enerjisi konusunda en son önermeler nedir? Güneş enerjisi! Ütopik yeni bir dünya tasarımı, bir kasırga gibi […]
Stockholm, Östermalms Saluhall, Viking yemek kültürünün devamı için yüz yıl önce hizmete sunulan fantastik tarihi bir mimari eser
İster yaz mevsimi olsun, isterse fotoğraftaki gibi kış mevsimi olsun, dışarıdan bakılınca orta çağ bir müze havası veren kübik bir yapı. Mevsimler ve aylar çnemli değil, içeriye girince deniz ürünleri başta olmak üzere tüm balık, kuş çeşitleri ile en iyi et ve türlü ağız tadına ses veren meze marketlerinin burada olduğunu hemen anlıyorsunuz. Keskin sirkeli […]
Sahaflar kitapçılar… Kitapevi sahaf nedir, ne değildir ve ikisi arasında oluşan bağ, bağlantı nedir diye düşünerek, Kohen Kitabevi’ne hızlı bir ziyarette bulundum. Böyle bir kitabevi ortamında, kitaplara yakın çok yakın doğup büyümeyi hayal ederdim, o koşullarda varoluşma düşü sarardı bir yazar olarak zihnimi. 1918’de kurulan, Türkiye’nin en eski kitabevi Kohen ve Sayın Sapan ile söyleşi
Kitapevi sahaf nedir, ne değildir ve ikisi arasında oluşan bağ, bağlantı nedir diye düşünerek, Kohen Kitabevi’ne hızlı bir ziyarette bulundum. Tünel Geçidi diye de bilinen bu duygu yükü ile dolu ortamda, hep ilgimi çekerdi vitrini ile Kohen Kitabevi nedense. Böyle bir kitabevi ortamında, kitaplara yakın çok yakın doğup büyümeyi hayal ederdim, o koşullarda varoluşma düşü […]
Muğla/Datça Belediyesi’nin düzenlediği Çocuk Şenliği, Topaçlar fıldır fıldır dönüyor burada. Masal masal diye sayıklayan çocuklar, bu kez kendileri masal kahramanları yaratıyor bu şenlikte. Geleceğin ressamları haldır haldır fakat barış içinde boyama yapıyorlar masalarda ve çocuk kütüphanesi düşü peşinde koşan Sayın Necla Ülkü Kuglin ile bu etkinlik üzerine söyleşi
Muğla/Datça Belediyesi’nin düzenlediği bir çocuk şenliği var. Topaçlar fıldır fıldır dönüyor burada. Masal masal diye sayıklayan çocuklar, bu kez kendileri masal kahramanları yaratıyor bu şenlikte. İş bu kadar da değil! Daha fazlası da var! Geleceğin ressamları haldır haldır fakat barış içinde boyama yapıyorlar masalarda. Bebek yapan çocuklar, yaptıkları bebeklere isim ve kimlik verecekler! Bakın daha […]