İster yaz mevsimi olsun, isterse fotoğraftaki gibi kış mevsimi olsun, dışarıdan bakılınca orta çağ bir müze havası veren kübik bir yapı.
Mevsimler ve aylar çnemli değil, içeriye girince deniz ürünleri başta olmak üzere tüm balık, kuş çeşitleri ile en iyi et ve türlü ağız tadına ses veren meze marketlerinin burada olduğunu hemen anlıyorsunuz.
Keskin sirkeli baharat kokuları yok! Hayır!
Ender balıklar kasalarla geliyor. Salt balık satış yeri değil burası.
Fiyatlar, İstanbul Beyoğlu, Antalya merkezi ya da Adana fiyatları gibi…
Bir de seçeceğiniz ağız tadı var. Hangi balık size hitap ediyor, bu önemli…
Bira ve şarap en iyilerinden… İrllanda birası mı, Alman birası mı, İsveç birası mı…
Şaraplar da böyle cins cins, ülke ülke sıralanıyor…
Şarapların yıllanmışları, size beğendirilmek üzere sunuluyor…
Turist iseniz, fiyatlar iki kat yazılacak korkusu, kaygısı da yok! Az şey mi bu konu!
Bir turis gibi giyinin de Sultanahmet’te bir lokantaya girin bakalım! Oradan nasıl şıkacağınızı da düşünün önceden!
Şimdi Stockholm‘de böyle şey olmaz, hele Saluhal’de hiç olmaz.
Stockhom’un soylu, kraliyet ailesi ve aristokrat kesim, burjuvalar, yeni zenginler..
ne varsa burada boy gösterirler.
Fiyatlarda bu nedenle şişmez şöyle ki öteki yerden fazla farklı olmaz.
Şurası da var, başka yerde bulunmayan balıklar buradadır, taze taze…
Yemek için ayrılmış yerler, bar türünden yüksek taburelerde içki yerleri, bahçe havasında dışarıya servis her şey var…
18. yüzyıl oturma köşeleri ile de çok şirin ve çekimli bir atmosferi var Saluhall’in.
Stockholm’un atan kalbi, özellikle balık çeşitleri açısından, tam on ikiden vurabileceğiniz bir yer burası.
Kuzey Almanya’dan, İtalya ve Fransa’dan ide ve eskiz esinlerine açık, yoğun sentez çalışması yapılır yapının kuruluşu başlamadan önce.
Onuncu yüz yıl Viking balık yeme zevki de var. Viking avcılık hobisi de burada.
Hem de Saluhall’de en görkemli orta köşede, sekizgen bir grafikle tüm çevreye servis yapabiliyor.
Teraslanmış tavana doğru kitap rafları av ve avcılık kitapları ile dolu. Av üzerine edebiyat kitapları da var.
Vikinglerde avcılık ve deniz ürünleri ile kuş avcılığı, geyik avı beslenme kültürü törenleri çok önceye dayanır.
Hıristiyanlık öncesi Hednisk aktöre ile günümüze ulaşmış doğal yeme içmede seçkin bir hazine burası.
Modern müzelerde pek çoğu sergilenen takım taklavat avadanlıklarıyla buraya kondurulmuş bu yapı 1888’e tarihleniyor.
Modern dünyada zevk ve para sahiplerinin sığınacakları bir yer diyebiliriz buraya.
30 Kasım’da Kral Oscar II açılı ile 30 Aralık 1888’de halkın hizmetine sunulur.
Yapımı altı ayda gerçekleşiyor.
Paris Eyfel Kulesi’nde görülen demirin kullanımından bir ide olarak etkilenen mimari var.
İçeriye girildiğinde İsveç ahşap zevki ile ağaç işlemeciliği doyurucu bir düzeye yükselir.
Östermalm’da üç bankerin girişimi ile ortaya çıkan ve halkın kaliteli yeme içme kültürüne, kaliteli bir şekilde yanıt verme ilkesiyle bu hal binası tasarımı gerçekleşiyor.
Viking yeme ve içme kültürü ile yaşayan bir sanat galerisi burası bir anlamda.
Fotoğraflar; Feryal Özkale Sönmez,
Yazı; Tekin SonMez, Stockholm, 27 Ocak 2010
Özel not: Soyaile’nin her ay yaptığı yemekli toplantılarından birisi için tercih edilebilecek çok özel bir yer, Yönetim Kurulu Başkanı Raci Bey’in dikkatine sunulur. İnternet’ten daha ayrıntılı bilgi edinilebilir. http://www.saluhallen.com