Writer, Photographer, Journalist

Datça’yı bir ‘Huzur Kent’ yapmak isteyen bir belediye başkanı, masal masal içinde bugün etkin aktif sunumda. Belediye Başkanı Sayın Tokcan ile söyleşi; Datça’yı dünyaya açmak, tanıtmak gibi bir düşümüz oldu. Ben Yarımada’da olan her olayla ilgileniyorum. Orada bir sünnet varsa, orada bir düğün varsa, orada bir hastalık varsa biz oradayız ve köylülerimizin yanındayız. Bütün dünyayı Datça’ya bekliyoruz, dünyadaki insanları ikiye ayırıyoruz. Datça’yı görenlerle görmeyenler diye bir tanım var. Gelsinler görsünler, diyor.

Datça’da aktif etkin ve özgün bir çocuk şenliği yapıldı beş altı hafta önce.

Birkaç bin çocuk, çocukluklarını doya doya yaşadılar; anne ve babalar mutlu oldu.

Çocuğu sevinçle dolup taşan hangi anne ve baba mutlu olmaz!

Datça ile ilgili masallar canlandırıldı. Şöyle ki bir masal kahramanı ortaya çıktı bu anlatılarda.

Bu masalda bakın ne var! Datça’yı bir ‘Huzur Kent’ yapmak isteyen bir belediye başkanı…

Çocuk şenliği etkinliğine bakarak, diyorum ki Yarımada’nın çocukları…

Çocuklar etkin bir üretim dinamiği yakalamışlar. İçlerinde, yarının belediye başkanları…

Kaymakamlar, ressamlar… Yarının öğretmenleri, yazarları ve gazetecileri…

Yarının büyükelçileri, başbakanı bile bugün burada aramızda olabilir…

Neden olmasın! Geleneksel kültürü koruyan bir belediye…

Değişen yeni insanla şenlikler kültürü ile de aktif bir belediye burası!

Belediye’nin sunduğu olanaklar.. köylerden de çocuklar var..

Okul, sünnet, sonra düğün.. büyük bir yarımada burası.  Büyük kentlerde kıstırılmış olan insanlara doğa coşkusu ile temiz bir çevrede soluk alıp verme fırsatı yaratmak isteyen bir Belediye Başkanı var.

Bu masalda başka şeyler de var evet!

Datça’da Köy Enstitüsü mezunu öğretmen bir babanın oğlu.

Masalda bu da var!  İşte bir masal daha!

Bu söyleşiyle, çocuk şenliği de yoğun bir program çerçevesinde sürüyor.

Hemen her yanımızda masalar, masalar.. çocuklar çocuklar..

Özellikle boyama, resim takımları ile dolu nereye baksak.. dahası çocuklar ilgiyle çok ciddi bir ilgiyle resim yapıyorlar ve dışarıdan katılanlar da var..

Bazı çocukların yüzlerinde çiçekler açıyor. Durmadan daha renkli daha canlı fotoğraflar çekiyoruz.

Her yerden pembeler maviler fışkırıyor neredeyse. Bu denli renk coşkusu başka yerde görmedik, nasıl oldu bu, bir masal rüya sanki.

Balonlarla şenlikli ve topaçların fıldır fıldır döndüğü parkta ve evet çocukların masalarda boyama yaparak yaratıcı düş peşinde koştukları bu parkta, daha doğrusu Datça’da ne yapmak istiyorsunuz, diye aynı soruyu evet,  bu kez Datça Belediye Başkanı Sayın Şener Tokcan’a da soruyorum…

Sayın Tokcan diyor ki; “Rüyamız vardı! Kaymakam olursak, başkan olursak, en yetkili kişi olursak Datça’da evet… Datça’yı dünyaya açmak, tanıtmak gibi bir düşümüz oldu.

Küçüklüğümüzde.. işte ben buranın en büyüğü olsam gibi, en yetkilisi olsam gibi bir hayal kurduk. O günkü durumda Datça’ya hizmet etmek için düşler kurduk. Datça’nın tanıtımına katkıda bulunmak için…
Sayın Başkan diyorum, ‘Simbat’ın masalı gibi bir şey.
‘Buranın en büyüğü en yetkilisi olsam gibi bir hayal kurduk,’ dediniz. Fakat bu oldu! Şimdi ne istiyorsunuz?

Sayın Başkan diyorki, ‘Benim hayalimde böyle bir hedef yoktu. Hedef Datça idi. Açık konuşmak gerekirse Yarımadamız’ın tanıtımını istiyoruz. Datça’yı insan profili olarak, kent profili olarak en iyi duruma getirmek hedefimiz. Datça’nın insanlarıyla, sokaklarıyla rahatça yaşanabilir olması hedefimizdir. Modern, hiç kimsenin kimseyi rahatsız etmeyeceği bir kent vardı hayalimda, diyor.

Diyorum ki ; Sayın Başkan; Datça için Belediye Başkanlığı işte, böyle bir düşünüz, böyle bir rüyanız vardı. Ya modern bir kentte çevre sorunları.. böyle bir düşünüz, bu yok mu?


Başkan Sayın Tokcan,  diyor ki,  Tekin Bey, bu ilginiz bizim motivasyonumuzu artırıyor, çok teşekkür ederim. En hassas olduğumuz konu budur. Çevre! Çünkü çevre kirliliği, görüntü kirliliği, ses kirliliği olur.. bunlar bizim üzerinde hassasiyetle durduğumuz konular.

Sürdürüyor konuyu; Biz şunu söylüyoruz hiç kimsenin müziği yanındaki kişiyi rahatsız etmemeli. Bunlar belli bir volumde olacak. Biz bu konuyu anlatarak bir yere vardık. Her insanın bir seçme hakkı olacak. Her türlü çevresel kirlilik, gürültü kirliliği bizim için önemlidir. Huzur kent yapmak istiyorum ben burayı Tekin Bey…

‘SORU; Düşünüzde köylerden çocuklar var mı? Okul, sünnet, düğün.. büyük bir yarımada burası. Tüm Yarımada’da bu çocuk şenliği gibi şenlikler yapılabilir mi düşünüzde?

YANIT; Tekin Bey, belediye başkanının sorumluluk alanı belediye sınırları. Bu sınırlar içinde oluşan, varolan kültürü, geleneği öncelikle korumak.. fakat benim ilgi alanım bütün Yarımada. Sonuç olarak bizimle köyler arasında bazen ekonomik, bazen turizm, bazen kültürel ama her alandaki bağları güçlendirmek bizim hedefimiz. Çünkü burası, Datça tek başına yeterli değil. Ben Yarımada’da olan her olayla ilgileniyorum. Orada bir sünnet varsa, orada bir düğün varsa, orada bir hastalık varsa biz oradayız ve köylülerimizin yanındayız.


SORU; Köylülerin kendileri için olan ekolojik tarım ürünlerine pazar açma, onları tüketici ile buluşturma konusu da var mı?

YANIT; Var! Var, köylülerimizin ürünlerinin pazara getirilmesi konusu.. bizim haftada iki gün sadece üreticilerin yer aldığı pazarımız vardır. Artı, çok yakında sadece evlerde kadınlarımızın ürettiği, ördüğü şalı, başörtüsünü, iğne oyasını sergileyecekleri, satacakları yer yapacağız. Yeni bir sokak açıyoruz kadın el sanatlarına ve sadece ev kadını olacak bu pazara katılanlar. Ekolojik tarıma gelince..

Başkan burada duruyor ve yanlarıona bakıyor ve sürdürüyor; Bizim Kent Konseyi Başkanı arkadaşımız Orhan Bey, dernekler.. sivil toplum kuruluşları bu konudaki boşluğu doldurmaya çalışıyorlar.

SORU; Sayın Şener Tokcan, çevreci bir başkanla karşı karşıyayız.. Bu anlaşıldı. Datça adına.. dünyanın işitmesini istediğiniz bir mesajınız var mı? Nedir?

YANIT; Evet! Bütün dünyayı Datça’ya bekliyoruz. Uygarlık görsünler burda, temizlik.. burada doğa görecekler bu bir şanstır. Dünyadaki insanları ikiye ayırıyoruz. Datça’yı görenlerle görmeyenler diye bir tanım var. Gelsinler görsünler.

‘1949’da Datça İlçesi’ne bağlı Mesudiye Köyünde doğdum, diyor, masal kahramanı. ‘1966 yılında İstanbul’a gittim, 1970’de üniversiteyi bitirdim. 68 kuşağındanım,’ diyor masaldaki kişi Sayın Tokcan. TRT’de uzun yıllar çalıştığını, medya kulvarlarından geldiğini,’ söylüyor.

Emekli olunca Datça’ya daha sık uğramış ve sonunda Datça’yı dünyaya tanıtımda görev almaya hazırlamış kendisini.

Belediye Başkanı, Sayın Tokcan ile söyleşi burada sona erdi.

Masal burada sona ermiyor!

Masallar dil coğrafyası kalıtı olarak yüzlerce yıl, o dil ölünceye dek sürer.

Bir de çocuklar masal kahramanları yaratmaya başlamışsa, kimseler durduramaz o dili ve o masalları…

Değerli İzleyici,

Başkan Sayın Tokcan ile bir yandaki fotoğrafta yan yana gördüğümüz, bir başka masal kahramanı Sayın Orhan Keskinsoy da burada.

Datça Kent Konseyi Başkanı ve Tüketici Hakları Derneği Başkanı ki onun parmak izlerini de bu şenlikte görebiliyoruz, onunla olan söyleşiyi dinlendiriyoruz.

Çocuk müzesi çalışmaları ile bu şenliğe canlılık katan, etkin aktif lokomotif olan grubun başkanı, bir masal kahramanı da Sayın Necla Ülkü Kuglin! Onunla da söyleşi yaptım (http://kentinsanolay.blogspot.com) ayrıca özellikle de sordum.

‘Bravo doğrusu,’ dedim. ‘Datça’da gördüğüm bir masal evet, fakat bu masal nasıl masal,’ dedim.

‘Çocuklar mı masal kahramanı, yoksa masallar mı henüz çocuk?’

Dedi ki, ‘Tekin Bey, Almanya’da Mannheim kentinde de bunları yirmi beş yıl önce, kitaplarla dolu bir odada, senin de bulunduğun, Ayşegül’ün, Sevi’nin, Jörg Kuglin’in, İnci ve Umut’un da bulunduğu uzun bir masanın çevresinde oturarak günlerce konuşmuştuk…’

Sevgi, içtenlik…

Tekin SonMez, 30 Mayıs 2010, Datça, Muğla

Fotoğraflar; Feryal Özkale Sönmez, 30 Mayıs 2010, Datça, Muğla

Leave a Reply