Kitaplarla ilgili giz peşinde değilim. Kitaplar çocuklar gibi doğar, insanlar gibi büyür, tüm canlılar gibi yaşlanır ve doğal ölürler.
Bazı kitaplar tehlikeli sayılır, öldürülür. Ne olursa olsun kitap öldürmenin çeşitli yolları vardır. Çağlar boyu, insan hem kitap yazmış hem de o kitabı hemen orada öldürmek istemiş.
Kitap neden öldürülmeli? Yazıldıktan sonra neden öldürülmek istenir kitap?
Kimileyin yazarı neden olur! Salt o ad nedeniyle kitap ölüme mahkum olur. Kimileyin bir dil o kitap için ölüm fermanı getirir. Bazı dillerde kitap yazılması, yaygınlaşması yüzlerce yıl düşünülmez. Türkçe de bunlardan birisidir.
Değerli İzleyici,
Latin abacesi yazılım kulvarına girince Türkce coşmuş, kitleselleşmiş sonunda bu dil nedeniyle Nobel Edebiyat Ödülü de bu dille yazan bir yazara verilmiş. Bu kadar kısa sürede yazılımıyla kitleselleşen süreç hızı hiç bir dilde yok.
Kitap – sahaf söyleşileri ile yukarıdaki açılardan da konulara değinme olanağı ortaya çıkacak. Bugünkü konuğumuz bir felsefeci. Selma Güner otuz yıl öğretmenlik yapmış. Işık Lisesi, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Macit Gökberk, Nermi Uygur’u öğrencilik yılllarında tanımış Rauf Mutluay öğretmeni olmuş. Şimdi söyleşiyi birlikte izliyoruz.
Sevgi, İçtenlik…
Tekin SonMez
SORU; Sayın Selma Güner, kitap size nasıl ulaştı anımsıyor musunuz? Yoksa siz de bir kitap ortamına mı doğdunuz?
YANIT; Okuduğum okullar açısından düşünecek olursak kitap ortamında doğduğum söylenebilir. Babam eski pilot makinist mektebi mezunlarıdandı, annem Dame de Sion mezunuydu, bu nedenle kitapla yakından tanışma fırsatını buldum. Ortaokul yıllarında, bir arkadaştan bir bavul kitap getirdiğimi, kardeşimle birlikte okuduğumu hatırlıyorum.
SORU; Kitaplar sizde derin iz bırakmış ki, Doğa Kitabevi kuruldu. Nasıl oldu evden kitaplar geldi mi buraya?
YANIT; Hayır böyle birşey olmadı. 1980’li yıllardı başlarken kitap yoktu, zamanla oluşturdum. Evden kitap getirmedim.
SORU; Sayın Güner, sahaflık, sahaf nasıl bir duygu bu?
YANIT; Aslında gerçek sahaf nedir sorusunu sormak gerekli. Bunu bende veya diğer arkadaşlarda bulabilir miyiz diye de bu soruyu devam ettirmeli. Gerçek sahaf, birden fazla dil bilen, yani Osmanlıca’yı bilen, Farsça’yı bilen, Rumca’yı, Ermenice’yi bilen kişidir. Bizde daha çok, ikinci el kitaplar var, bu arada tabii ki tarihi değeri olan belgeler ve eski kitaplar, resimlerden de söz edebiliyoruz.
SORU; Saydığınız ölçeklerde sahaf var mı Türkiye’de?
YANIT; Ben, bildiğim kadarıyla olmadığını düşünüyorum, ama bu varolmadığını göstermiyor. Benim bakış açımın dışında var olan insanlardan da söz edilebilir.
SORU; Hangi dilde eski kitaplar soruluyor daha çok?
YANIT; Eski resimlerden, İnönü’nün veya Mustafa Kemal Atatürk’ün resimlerinden veya eski gazetelerden söz edebiliriz. Müzik alanında plaklardan, sinema tarihi açısından da afişlerdenlerden söz edebiliyoruz.
SORU; Kitap yirmi yıl önceki kadar tehlikeli mi sizce?
YANIT; Bugün için böyle bir olayla hiçbir arkadaş karşılaşmadı. Tabii ki yasal olmayan nitelikte basılan korsan kitaplar açısından düşünülürse bu olabilir.
SORU;Her gün gelenler.. artıyor mu azalıyor mu sayıları?
YANIT; Öğrenciler okumaları gerekli kitapaları, sinema araştıranlar, akademisyenler meslek ilgili olanları soruyorlar; sohbet etmek isteyenler çıkıyor. Bence yeterli değil sayı. Galatasaray’da bir Taksim Gezi’de iki kez Sahaflar Festivali yapıldı ve bu handa yansıması görüldü.
SORU; Ben de ona gelecektim girişim olarak iyi mi?.
YANIT; İlk adım olarak evet ama, sonuçlarına bakalım, şu an sahafların dernek açısından yapısallaşmışlığı yok. En azından Beyoğlu sahafları olarak, otuz dükkan çevremizde birçok sahaf olarak toplanmış arkadaşlarla birlikte sayısı artan kitabevlerinden söz ediyoruz. Onların bir araya gelerek bir dernek kurulma atılımı yapmaları gerekiyor. Bu derneğin bir lokale sahip olması, orada müzayede yapılması, önemli kitapların teşhir edilebilmesi iyi olur. Ben müzeden çok işlevi olan hareketli bir yer düşünüyorum.
SORU; Bir dernek şemsiyesi altında bunun işlevi nedir?
YANIT; İşlevsel olarak öğrencilerin akademisyenlerin şairlerin yazarların gelebileceği, imza günlerinin konuşma günlerinin seminerlerin panellerin düzenlenebileceği bir yer.
SORU; Genç kuşağa kitap severlere mesajınız nedir?
YANIT; Şöyle söyleyim, belki varoluşçu felsefe açısından bakayım, insan kendi varlığını kendisi var eder. Bu varoluşta da kitabın yeri mutlaka olmalıdır.
Aralık 2009, İstanbul, Beyoğlu, Galatasaray.