Writer, Photographer, Journalist

Batı Rüyası Okulu Kulu; İlk Yazı


Değerli Okur,
Kentler yazarlarıyla, sanatçılarıyla ölümsüzleşir; yazarsız, sanatçısız kentler silinip yiter. Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli yazarlarından Strindberg’in doğup/büyüdüğü, yazdığı, ünlendiği; bazı nedenlerle uzaklaşmak zorunda kaldığı ve ölmek üzere zorlukla geri dönebildiği bir kent olan Stockholm’de neyi/neden yazdığımın ayırdındayım. Stockholm’de en büyük yabancı gurubu oluşturan Kulu üzerine “Batı Rüyası Okulu” başlangıcını yazdığım sırada, en verimli yıllarını benim de yaşadığım gibi Avrupa’da yabancılık duyumlarıyla yaşayan ve tüketen bir yazarı, şöyle ki August Srtindberg’i (1849-1912)saygıyla bir kez daha anıyorum. T.S.

Batı Rüyası Okulu’na Başlarken,

Yıllardan beri Kulu’ya “dışarıdan” bakanlar, Kulu’yu ve Kulu’dan yola çıkan insanı anlatmaya çalıştılar.

Oysa Tekin SonMez, yakın zamanla ilgili Kulu’ya değgin sözlü bilgi kaynağını konuşturarak, Kulu’yu “içeriden” belgelemek gibi biricik bir proje hedefine sahip çıktı.

Bu biricik olma hedef özelliği, Kulu’nun gelmiş geçmiş yedi başkanı ile yaptığı konuşmaları, söyleşileri, onlar hayatta iken kamuya sunmuş olmasıdır.

Konya’ya bağlı, Ankara’ya yüz kilometre yakındadır Kulu ilçesi.

Yurtdışına “konuk işçi” tanımı ile başlayan; evliliklerle evrilip kitlesel göç’e dönüşen nüfus hareketi, bugünkü belgeci gündemi oluşturdu.

Modern zamanlı Kulu Tarihi, Kulu’nun Batı’da İstihdam Tarihi’dir. Bu istihdam tarihinin belgeleri söyleşilerle kurulan analitik incelemenin yanı sıra fotoğraflar da ve aşağıdaki çözümlemeler de zaman zaman sunulacaktır.

“Mektup yazan toplum” kavşağından, bilgisayar toplumu evresine hızla ulaşıp, bilgiyi “mikro” hacimlere yükleyen, genetik devrimlerle buluşan ve ona dönüşen Batı Toplumları’na genel olarak baktığımızda; “mektup yazmamış toplum” kavşağında durakalan Kulu’nun Batı Rüyası’nı daha iyi görebiliyoruz.

Kulu, Batı zenginliğinden pay alma ve Avrupa sevdası için öncülerini erkence yola çıkardı. İkinci kuşakta, ileriyi, küresel devinimi gören ve buna katılmaya gayret eden bireylerini, az sayıda olsa da yetiştirdi.

Üçüncü kuşak, işte bu ikinci kuşak tarafından yaratılmış birikim köprüsü üzerinden, “mikro bilgi” çağını yakalayabilir.

Tekin SonMez

Stockholm – İsveç

Leave a Reply