Sayın Gazeteci,
Değişen dünyayı algılamak için sözlü dil yetmez insana tümcesini dördüncü yazıda kullandım. İnandırıcı olsun, olmasın görüleceği gibi, yazıdan başka söz, yazıdan başka kanıt yok elimizde.
Eskiden kimileri için; “adamın sözü senettir,” derlerdi. Yok böyle bir gerçeklik şimdi.
Belki unuttunuz! Bellek unutur! Başa döneceğim. Burada, önümüzdeki ekranda yazılı bir dünya var.
İşlerinizin yoğun trafiği içinde kısa bir anımsatma yapacağım. İlettiğiniz haberleri, burada;http://tekinsonmez.wordpress.com/ içindeki ; Tekin SonMez Blog duvarında yayınladım.
Neden yayınladım? Buna daha sonra değineceğim.
“Sizinle bir yerde, evet, fakat nerede karşılaştık, aradan kaç yıl geçti, bilemem,” diye bir tümceniz vardı. (Siz “ileti” deseniz de ben buna “mektup” diyeceğim. Her neyse… )
Bu durum, son günlerde sık sık karşılaştığım bir sanrı oldu. Sır gibi bir şey! Yanıma sokulan birisi, daha iki gün önce, birden durdu ;”Sayın Yazar,” dedi.
Benim şaşkınlıkla ona sessizce bakışım üzerine; “Afedersiniz, sizi birisine benzettim,” dedi ve gitti. Sizden ilk mektubu alınca yanılmadığımı düşündüm.
Sayın Gazeteci,
Sizinle ilk kez nerede, ne zaman karşılaştık? Gerçekten karşılaştık mı?
“Ben gazeteciyim, bir mektuba nereden başlanır, bunu da bilmiyorum,” diye not düşmüşsünüz.
Daha çocukken, ilk yıllarda çok çok mektup yazanların, daha sonra gazeteci olduklarını bilirim.
Eli kalem tutanların kamuya sundukları mektuplar toplamı değil midir gazete; ve böyle değilse gazetecilik nedir? Evet! Kamu tarafından okunmak üzere yazılan mektupların sunulduğu bir platform vardı ilk çağlarda.
Duvar Gazeteciliği! Şöyle ki, bakın, bundan önce mektup vardı.
Bana ilettiğiniz ilk mektubu Duvar Gazeteciliği yaparcasına bu nedenle burada yayınladım.
Şöyle bir konu daha var; gazeteye haber yazmanız kolay da, birine mektup yazmanız daha mı zor?
Evet! Bu olabilir! Mektup daha özel bir düzlemde, daha öznel bir yazılım, şöyle ki açılım bekler, ister.
Gazete yazıları ise kamu için uyarıcı, aydınlatıcı ve daha özü haber verme gerekçesiyle kaleme alınmış yansız duyurulardır, diyebilirim.
Siz diyorsunuz ki; “Mektup yazsam ne olur, yazmasam ne olur! Kaldı ki bir mektuba nereden başlanır, bunu da bilmiyorum.
Mektup yazmaya nereden başlayacaksınız? Kolayı var! “Sizinle bir yerde, evet, fakat nerede karşılaştık, aradan kaç yıl geçti, bilemem,” diye yazmıştınız.
İşte size bir başlangıç yazma konusu… Nerede ve nasıl karşılaştık? Bunu anlatın lütfen! Bu arada kendinizden söz etmeseniz de olur…
Yazın! Beni nerede tanıdınız, o yeri anlatın yeter… İnanın bana… Yitik geçmişimle karşılaşacağım için, mutlu da olurum yazarsanız eğer…
Hemen kısa süre önce ilettiğim mektubun (eskilerin dediği gibi mektubun mürekkebi kurumadan) yanıtını almadan, bunun için ivedi, bir daha yazıyorum.
Sevgi, içtenlik…
Tekin SonMez
New York, New York