Turizm demek tanıtım demek. Dar, küçük bir alanda, kısa pasla oynanan sokak futbolu da futboldur, geniş çimen sahada top koşturmak da. Haz duyumu var, para da var! Bu anlamda turizm ve futbol.. başa baş koşan iki sektör.. para.. rant.. haz duyumu ve yaşam boyu heyecan veren şöhret. Durmadan, her yerde doğa kirletilerek daha büyük oteller açılıyor bir yandan, öte yandan ekonomik kriz falan umursanmıyor ve milyonlarca euro yatırılıyor her transfer için. Daha ne olsun!
Fakat bu ikilinin de taşıyıcı motorları olan ve birisinde iyi dönen tekerlekler, şöyle ki ‘tanıtım’ ötekisinde dönmüyor. Taşıyıcı motorları medyatik tanıtım olan futbol bu konuda birincidir, her yerde boy gösterir ve tekerlekler hızla döner. Açın ve bakın günlük gazete sayfalarına! Futbol dedin mi, özel TV kanalları, yüksek tirajlı özel gazeteler de var futbol arenasında. Turizm sektöründe böyle bedelsiz işleyen tanıtım motorları yok, evet. Turizm sektörü böyle kısa ve ucuz yoldan tanıtım yapamıyor. İyi de ne olacak? Gerçek şudur!
Başlı başına bir araştırma, inceleme ve uzmanlık konusudur tanıtım.
Böyle ise ne olacak? Futbol için hemen hergün gazete sayfalarında çıkan köşe yazarlarıyla teşvik gören futbol gibi, turizm nasıl yapacak da bedel ödemeden, güzel fotoğraflar ve iyi yazılarla tanıtım çarkını döndürecek? Turizm de olsa ilk ilke, tanıtımda sürekliliktir.
Bu da tanıtım konusunda yatırımın olması ve süreklilik kulvarında koşması anlamına gelir.Bunun için çıtası yüksek güzel yazılı, renkli fotoğraflı metinler.. olsun, evet! Fakat ödeme olmasın! İyi mi?
Böyle ise tanıtım çarkının kanatları nasıl havalanacak? Bedelsiz güzel tanıtım yazılarını kim yazacak, bu blog’da gördüğünüz fotoğrafları kim çekip getirecek? Evet, turizm sektörünün de tanıtıma para harcama yapmadan futbol gibi çimen sahada top koşturmak hakkıdır.
Fakat topun iyi yuvarlanması için iyi ve akılcı yönetim de gerekir. Tıpkı futbolda olduğu gibi. Son on yıllık deneyim konuşuyor burada.
Dalyan’dan Ortaca’ya, Bodrum’dan Ürgüp’e, Avanos’a, Uçhisar’a, Ortahisar’a dek yaşanan deneyim konuşuyor. Bunların arasında yükselen değerleriyle Ürgüp Perisia gibi az sayıda otel yönetimini, işlevsel etkinlikleriyle ötekilerinden ayırmak gerekir.
İyi yönetilen bir işletme, tanıtım konusunu da çözmüş demektir. Genel bir tanımla turizm sektörü sıfır planda tanıtım harcaması yapmak istiyor, diyorum. Fakat dar sokaklarda adam adama markajdan kurtulup, geniş yeşil alanda top koşturma istemi turizm sektörünün de hakkı! Ancak analitik bir araştırma ile bu konu ele alınabilir.
Başarı dinamiği olan tanıtım konusu salt araştırma değil açılım da ister. Evet, destek de gerekir. Bu blog da bu yönde bir destektir.
Değişik blog olanaklarımızla, Muğla’dan Kapadokya, Karsa Platosu’na dek fotoğraflarımızın da desteği ile güzel bir doğa ve doğru tanıklık tanıtımı katkısı veriyoruz. Hiç bir bedel beklemeden yapıyoruz bunu.
Biliyoruz ki turizm sektörü salt bir bölgenin doğa tanıtımı sınırları içinde var olmaz. O bölgede arkaik tarih ve insan öğesi, sosyal çevre de var. O bölgede yaşayan insanlarla yapılan söyleşiler de hem sosyal çevre açısından hem de güzel doğa için birer tanıtım katkısıdır.
Bu tür söyleşileri sürdüreceğiz. Bunlardan birisi de Köyceğiz Belediye Başkanı Sayın Salih Erbay oldu. Kendisiyle oylumlu bir söyleşi yaptık.
Şöyle oldu, geçen ay yolumuz Muğla ve Köyceğiz’den geçti. Muğla Üniversitesi Rektörü Sayın Şener Oktik’le olduğu gibi Köyceğiz Belediye Başkanı Sayın Salih Erbay ile de bir söyleşi yaptık.
Her iki söyleşide ortaya çıkan odak noktası topraklarıyla baba ocağı belde sıcaklığı, canlı ve sevecen ilişkiler; çocukluk anılarına dayalı baba profilleri ile öne çıktı bu söyleşilerde.
Çocukluk anılarıyla doğrudan ilintili olan Sayın Oktik ile yaptığımız söyleşinin ilk bölümünü http://cappadociatekinsonmez.blogspot.com ile,yayınladık. Köyceğiz Belediye Başkanı Sayın Erbay ile yaptığımız söyleşi ise bu blog’da yayınlanacak.
Sevgi, içtenlik
Tekin SonMez
Stockholm, 16 Aralık 2009