Orhan Veli bir insanın yaşamını nasıl doldurur? Kitap yitse, yok olsa bile izi kalır ve Sahaf Kitap ve Sayın Şeref Özsoy ile söyleşi…
İnsan erken yıllarda kitap kulvarına girerse ne olur?
O kişi, o yolcu olur mu?
Değişen dünyada farklı insanlarla bir araya geldiğinde, haz vermeyen, istenç dışı yerde ve koşullarda yaşamak zorunda kaldığında o insan, kitaplarla daha derin bir yaşama sarılır.
Söyleşide farklı bir yol izleyeceğiz!
Konu çocuk/insan/kitap odağı olur burada.
İnsan/çocuk bir gün aynaya bakar!
Kendisini büyümüş görür.
Aaa bu nasıl oldu, diye ikirciklenmeye bile vakti yoktur.
Kendisi seçmese bile bir rol verilmiştir.
Daha çok küçük yaşlarda başlayan kitap sırdaşlığı o çocuk insana, ileri yıllarda dayanma gücü verir.
Ortak yaşama alanlarında paylaşım becerisi verir.
Kısa sürelerde satranç taşını bir yerden öteye almada, hamle yapmada, yine kitap bir arkaplan olarak o kişinin yaşamına ortaklık eder.
Kimileri için yaşamı çekilmez kıldığı da söylenir. Sorun da buradadır!
Şöyle ki kimileri için ise yaşamı çekilmez yaptığı söylenemez.
Kitap zorda ve yaşamı çekilir kılmada giz verir.
Değerli İzleyici,
Kitap ve o çocuk/insan; sonraları yolları ayrılabilir onların.
Kitap yitse yok olsa bile izi kalır.
Sayın Özsoy; ‘Benim şöyle bir avantajım vardı,’ diyor. ‘İlkokula gitmeden,komşumuz, benim ilkokul öğretmenim olacağı belli olan Aysel Yiğit’ti.
‘Onun sayesinde okula gitmeden okuma yazma öğrendim.
‘Zaten civarımızdaki birçok arkadaş aynı durumdaydı.
‘Kitap sevgisi de onun kendi kütüphanesinden bize verip okuttuğu kitaplarla bir yerlere geldi.’
Söyleşinin üçüncü bölümünü…
Sevgi, içtenlik…
Tekin SonMez, Stockholm, 25 Ocak 2011.
T:Birkaç ilk kitabı ya ilk kitabın adını hatırlıyor musunuz?
Ş: Açıkca o kadar net hatırlamıyorum ama ilk okuduğum, bana ilk verilen şiir kitabı Orhan Veli’ydi. Tabii o ilkokul sıralarındaydı, ama hani.. şimdi Orhan Veli nin özelliğine gireyim, Aysel hocamın bana verdiği Orhan Veli şiirleri ilkokuldan sonra o kadar etkiledi ki ben daha sonra Orhan Veli’nin hayatını yazdım, onun üzerine çalışmalar, araştırmalar yaptım. Orhan Veli için bir müze sayılabilecek bir şiirevi açtım, onun hakkındaki her şey orada.
T: Kaç yaşında başladı bu coşku ve tutku?
Ş: Yani işte ilk şiirlerini okuduktan sonra ‘hocama kim bu’ diye sormaya başladığımda o başka kitaplar vermeye başlamıştı o konu için.
T: Şeref Bey, sizi bu kadar etkileyen İlk kitabın adı neydi?
Ş: Orhan Veli’nin bütün şiirleri.
T: Orhan Veli’nin bütün şiirleri.. neler yaptınız o müzede?
Ş: Orhan Veli’nin ilk baskı kitaplarından imzalı kitaplarına, el yazılarına, yazdığı dergilerden çıkarttığı dergilere, dünyada çevrildiği bütün dillerden kasetler, CD’ler plaklar, ayraçlar, özel objeler, büst, karikatür, portre, aka gelebilecek herşey.
T: Bu biriktirme ve ekonomik kaynaklar.. nasıl sürdü?
Ş: Elime geçtikçe öğrenci harçlıklarıyla topladığım, sonra para kazanmaya başladıkça müzayedelerden aldığım topladığım şeyler oldu, ve bir aksilik olmazsa kısa bir süre sonra da burda bir şiir kütüphanesi olacak ..mesela Orha Veli’nin şu ana kadar bütün eserlerinde olmayan şiirler çeviriler yazılar var elimizde.
T: Şeref Bey, tamam siz çok büyülendiniz de ben tanımıyorum! Orhan Veli’yi bize nasıl tanıtacaksınız? Siz bana birkaç sözcükle Orhan Veli’yi nasıl tanımlayacaksınız betimleyeceksiniz? Yani bir de şu.. soruya şurdan başlayalım, bu soru kalsın burda, aynen yani devam ediyor, sizde ilk etkisiyle bugünkü etkisi arasında bir fark var mı? Büyüdü mü küçüldü mü?
Ş. Yani hep büyüyor, hep artıyor ve kimi zaman da çok önemsiz olan bir şiir birdenbire çok önemli bir hale de gelebiliyor. Bu daha çok şiirin hikayeleri ya da şiirle ilgili bir şeyleri öğrendiğim zaman artıyor, mesela sereserpe şiiri romantik bir şiir gibi gelirdi bana ama o sereserpe şiirinin yazıldığı kadınla tanışınca bambaşka bir hale geldi bu şiir.
T: Bir değişime mi uğradı mesela kafanızda.
Ş. Kafamda değişime uğramaktan çok etkileyiciliği hani duygusal kısmı ağır basmaya başladı.
T: O zaman soru tammalanmış olıyor, o ilk başlardaki etkiisyle bugünkü etkisi..
Ş: İlk başlardaki etkisi kesinlikle hani çocuk aklımla, doğru düzgün, hani ben bana verilen herşeyi okuyordum ama birçoğundan birşey de anlamıyordum, ben ilkokulda bütün klasiklerin birçoğunu okuştum ama birşey de anlamıyordum hani okuyordum. Ama bir süre sonra farkına vardım ki aslında farkına varmadığım şeyler benim hayatımı şekillendirip dünyaya bakış açımı biçimlendiren şeyler olmuştu. Yani bilinç dışı bir şekilde.
T: Bunları sonradan mı farkettiniz?
Ş: Tabii tabii, onların beni şekillendirdiğini, o zaman okurken anlamadığım mesela bir Dostoyevski okuuduğumda anlamazken şimdi hani geriye dönip baktığımda benim hayatıma yön veren şeylerin bunlar olduğunu görüyorum.
T:Yön veren şeyler,dedin. Dostoyevski de bunun içinde mi?
Ş: Tabii içinde! Orhan Veli, şiirin ne olduğunu bilmeyen bir insanken hani okuyup da şiirin büyüsüne kapılmamı sağlamış bir şair. Bu bir yandan belki ‘işte çok basit yazıyor’ noktasına da getirilebilir ama.. bugün birçok ilkokul öğrencisi ödev için geliyorlar, onlarla sohbet ediyoruz, benim hissettiklerimi hissediyorlar.
Bence ‘bu çok kolay yazılabilir’ diye bakmıyorlar, onları etkilediği için. Sanırım bu onlu yaşlardaki çocuklar, bizim yaşlara geldikleri zaman da aynı etkileyicilik onlarda da artarak gidecek.
Söyleşi; Tekin SonMez, 19 Agustos 2010, Beyoğlu, Büyükparmakkapı
Fotoğraflar: Feryal Özkale Sönmez
Share on Facebook