Bu blog da bir arkaplan özü taşıyor. Hiçbir şey sıfırdan başlamıyor.
Bir şey var ki, Köyceğiz’e bir rastlantı ile (1993)geldim.
Bir uçtan öteki uca Hindistan, Nepal (1990)Hinduizm-Budizm izi ve Meksika, Guatemala (1991) Maya-Aztek söylenceleriyle ilk iki yıllık felsefel gezginliğimi yapmış, dahası İsveç, Almanya (1982-1993) Viking-German söylenceleriyle yazarlığımın birkaç köşe taşı olan yazınsal metinler yüklenmiştim evet, Köyceğiz’e gelmeden önce.
1993’te Ege ve Akdeniz’e açık üçgenin karasal tabanla tarih öncesi Köyceğiz Gölü ve Olympos/Ölemez Dağı gizemini gördüm, bu kez bu arkaik söylencelerle yaşamaya başladım. Bir keşif yaptım; bir konuya ilk imzayı attım; şöyle ki, Ölemez Dağı’na bakıp işte Olympos, dedim.
Saklı Cennet, başlıklı ilk yazım Hürriyet’te (5 ocak 1997) yayılandı.
Muğla, Köyceğiz Gölü Lagunu’nun, tarih öncesi çağlarından bu yana deniz yolu Ege ve Akdeniz’den ve karasal yollarla yoğun nüfus hareketlerine açık ticaret yolları üstünde bulunduğunu gördüm. Ölemez/Olympos gibi saklı yeni öteki keşifler de beni bekliyordu.
Roman yazarı olarak (belgeci çalışmalara duyduğum zorunlu ilgi nedeniyle) yaklaştığım nüfus hareketleri perspektifinin ilk kez ortaya çıkması, Yansıma Dergisi’ni yönettiğim yıllara (1972-75) rastlar.
Bu konu ikinci kez düşünsel dalga olarak zihnimi kurcalamaya başladığında (1991) Berlin Senatosu Kültür Başkanlığı’nın davetlisi, konuk yazar sıfatıyla Berlin’de bulunuyordum ve ‘Söylence Berlin’ adlı romanımı yazıyordum. Berlin Duvarı’nın yıkıldığı günlerdi.
Ardısıra Stockholm’de yazdığım ‘Çıplak Viking’ adlı romanım bir dosya olarak Köyceğiz’e benimle geldi ve Köyceğiz Gölü’ne açık bir evde romanın son bölümünü tamamladım ve gizemli büyülü bir doğa arkaik söylenceler zinciri gibi evet işte bir yazarın içinde nasıl yaşarsa, işte öyle Köyceğiz de beni içine alarak benimle yaşamaya başladı.
‘Saklı Cennet’, ‘Köyceğiz Gölü Öyküleri’ daha sonra burada yazıldılar.
Bugün, 2009 yılının son günleri ve Köyceğiz’e bir rastlantı sonucu 1993’de gelen ve Köyceğiz’i sıfır noktada tanıyan yazar yok karşınızda.
Arada on yedi yıla sığdırdığı acıyı/sevinci ve Toparlar önü Günlük Ağaçları yakınında kendi elleriyle kurduğu bağ evi, okuma/yazma evinin ve yakılmış kitaplarının külleriyle yeniden ayağa kalkan ve Köyceği’den uzakta başka çalışmalarla varsıllaşan, Köyceğiz’i evet ayrıca yazınsal metinlere taşıyan bir yazar var karşınızda evet.
Bu satırların yazarı işte şimdi bu blog coşkusu ile bugün karşınızdadır.
Görüldüğü gibi bu blog’un da bir öyküsü var. Bu blog, burada özetle verilen bir yazarlık birikimine ve çok daha kapsamlı bir arkaplana dayanıyor. Söyleşiler, yazınsal metinler ve bu satırların yazarı tarafından çekilmiş görsel sunumlarla sizlere ulaşmaya gayret edecek olan bu blog, gelecek günlerde sizleri de sayfalarına konuk edecektir.
Sevgi içtenlik…
Tekin SonMez
Stockholm, 1 Aralık 2009